Osmanlı Devleti çok uluslu bir yapıdaydı. Osmanlı Devleti’nde; Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler gibi birçok farklı din, dil ve kültüre sahip milletler bir arada yaşamaktaydı. Bu durumun başlıca sebebi Osmanlı Devleti’nin uyguladığı hoşgörü ve adalet politikasıdır. Bu politika doğruldusunda gayrimüslim vatandaşlara da çeşitli hak ve özgürlükler tanınmıştır. Bu sayede Osmanlı Devleti uzun yıllar boyunca huzur ve barış içinde ayakta kalmaya devam etmiştir.
Gayrimüslümlere verilen haklar:
- İnanç ve kültür özgürlüğü
- Konut sahibi olma hakkı
- Müslümanlar ile eşit olma hakkı
- Can ve mal güvenliği
- Ticaret özgürlüğü
Osmanlı Devleti’nde yaşayan insanlar inandıkları dine veya mezhebe göre milletlere ayrılıyordu. Ülkede Müslümanların dışındakiler Rum, Ermeni ve Yahudi milleti olarak adlandırılıyordu. Ortodoks dinine inananlara Rum, Musevilere Yahudi, Gregoryenlere Ermeni deniliyor; Müslümanlar ise din, dil ve ırk ayırtmaksızın tek bir millet içerisinde görülüyordu. Bu milletlerin kendilerine ait çeyiz, nafaka ve vasiyet ile ilgili işleriyle ilgilenmek için mahkemeleri vardı. 19. ve 20. yüzyıla kadar bu milletler birbirlerine karışmadan yaşamıştır.
İstimalet Politikası
Osmanlı Devleti’nin uzun süre boyunca ayakta kalmasını sağlayan politikalardan biridir. Bu politika doğrultusunda Osmanlı fethedilen topraklardaki halka zarar vermemiş, onların güvenliğini sağlamış, dini ve kültürel özgürlükler vermiş, onlardan ağır vergiler almamıştır. Bu politika sayesinde gayrimüslim halk Osmanlı Devleti’ni bir kurtarıcı olarak görmüş ve büyük problemler çıkarmamıştır.
Fatih Sultan Mehmet'in Hoşgörüsü
İstanbul’da yaşayan Bizanslılar, Fatih Sultan Mehmet’in şehri kuşattığı sırada Katoliklerden yardım istemek konusunda tereddütte kapılmışlardır. Daha sonra Katoliklerin Haçlı Seferleri sırasında halka ettikleri eziyeti hatırlamış ve onların yerine Osmanlı’ya razı olduklarını şu şekilde belirtmişlerdir:
İstanbul’da kardinal külahı görmektense Türk sarığı görmeye razıyız.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u işgal ettikten sonra oradaki halka özgürce yaşayabileceklerini, herhangi bir zulme uğramayacaklarını belirtmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın Hoşgörüsü
Osmanlı Devleti, Kanuni Döneminde Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında birçok yer fethetmişti. Osmanlı Devleti halkı huzur ve hoşgörü içinde yönetmiş, halkı her zaman ön planda tutmuştur. O dönemde memurların halktan fazla vergi aldığını öğrenen Kanuni; halkan fazla vergi alınmamasını, vergilerin sadece kanunlar çerçevesinde toplanmasını, huzur içindeki halka zulmedilmesinde hiçbir zaman rızası olmadığını belirten bir ferman yayınlamıştır.
II. Abdülhamit'in Hoşgörüsü
1891 yılında o dönemin Rum Patriği olan Dionisios vefat etmiştir. Perşembe günü olacak cenaze töreni, padişahın himayesinde yapılacak olan kayık yarışıyla aynı güne denk gelmekteydi. O gün herkes kayık gösterisinde geleceğinden, cenazeye çok az kişi katılacaktı. Bunun üzerinde Yunan Büyükelçiliği, durumu Hariciye Nezaretine bildirmiştir. Abdülhamid’in emri üzerinde o gün tatil edilmiş ve yarış ertelenmişti. Böylece birçok saygın kişilerle birlikte birçok kişi cenaze törenine katılmıştı.
Balkanlarda Hoşgörü
Uzun bir süre Osmanlı himayesi altında kalan Balkan halkı, Osmanlı Devleti’nin hoşgörü ve adaletini çokça dile getirmiştir. 12 Şubat 1867 tarihli bir metinde, Osmanlı Devleti’nin yönetimi boyunca ne kadar huzurlu ve mutlu olduklarını belirmişlerdir:
- Bulgar Milleti kulları beş yüz seneden beri Osmanlı idaresi altında mesut olarak yaşamaktadırlar. Bu süre zarfında mal, can ve dinleri fesatçıların ve kötülük peşinde olan kişilerin tecavüzünden muhafaza edilmiştir. Halbuki diğer memleketlerde yaşayan güçsüz ve fakirler, zenginlerin saldırılarına ve zulmüne maruz kaldıkları gibi kendilerine her türlü haksız muamele de reva görülmüştür. Zira Osmanlı idaresi altında yaşayan kuvvetliler tarafından güçsüzlere hiçbir şekilde eziyet edilmemiş, güçlüler ve zayıflar devletin bahşettiği adalet ve hakkaniyetten aynı nisbette faydalanmışlardır. Osmanlı idaresindeki Hıristiyanlar arasında din ve mezhep farkı gözetilmeyerek hepsine eşit muamele edilmiştir.