Deyimler Sözlüğü Vurduğu yerden ses getirmek Eli ağır olmak, çok kuvvetli vurmak. Arkasına düşmek 1. Birini gözden ayırmayarak arkasından gitmek. 2. Bir işi sona erdirmek için çok sıkı çalışmak. Arkasına düşmezsen nasıl elde edeceksin o evi? Öküzün altında buzağı aramak Kimi sebepler, bahaneler uydurarak suç ve suçlu bulma çabasında olmak. Sıkıntı çekmek 1. Zorluk, darlık ya da yoksulluk içinde yaşamak. 2. Ruhen tedirginlik duymak. Hiç sıkıntı çekmedim desem yalan olur. Yere göğe koyamamak Çok önem vermek, nasıl ağırlayacağını ve memnun edip mutlu kılacağını bilememek. Orta hâlli Ne zengin ne yoksul, ne iyi ne kötü, ne çirkin ne güzel. Onlar orta hâlli bir ailedirler. Fora etmek Açmak, çözmek. Bütün yelkenleri fora ettik. Gözden düşmek Kendisine daha önce duyulan sevgi ve ilgiyi kaybetmek. Eskisi gibi top oynayamayan Ali bir senede gözden düştü. Fiyat kırmak Fiyatı birilerinin verdiğinden az vermek, fiyatı düşürmek. Müteahhitlerden ikisi anlaşarak ihalede fiyat kırma yoluna gittiler. Tezkeresini eline vermek Kovmak, işten atmak, işine son vermek.
Vurduğu yerden ses getirmek
Eli ağır olmak, çok kuvvetli vurmak.