Skip to main content

Mermer Yontucusunun Hiyakesi

Bir mermer yontucusu; dağın tepesinde, kızgın güneşin altında mermer yontmaktan son derece yorulmuş. Kendi kendine söylenmeye başlamış: "Bıktım artık mermer yontmaktan! Hayat mı bu yaşadığım sanki? Devamlı mermer yontmaktan başka bir şey yapmıyorum. Yontmak zaten zor, bir de bu yetmezmiş gibi hep bu kızgın, yakıcı güneş! Ah! Güneşin yerinde olsam keşke… Ne güzel yükseklerde her yere hâkim olacaktım. Işığımla her yeri aydınlatabilecektim." Yontucunun bu dileği mucize eseri kabul olur ve yontucu o an güneşe dönüşür. Yontucu dileği kabul edildiği için çok mutlu olmuş. Fakat bu sırada bulutlar ortaya çıkmış ve ışığı- nın her yere ulaşmasına engel olmuş. Mermer yontucusu bu duruma da isyan etmiş: "Şu basit bulutlar benim ışınlarımı engelleyecek kadar kuvvetli olduklarına göre güneş olmanın ne anlamı var? Mademki bulutlar güneşten bile daha kuvvetli o zaman ben de bulut olmayı isterim." Yontucunun bu dileği de kabul olur ve hemen kendini bulut olarak bulur. Dünyanın üzerinde özgürce gezmeye baş- lar, oradan oraya gider, yağmur yağdırır, toprağa bereket verir. Fakat birdenbire rüzgâr çıkagelir ve tüm bulutları dağıtır. "Rüzgâr da nereden çıktı geldi ve beni dağıttı, demek ki rüzgâr daha kuvvetli öyleyse ben rüzgâr olmak istiyorum." Dileği yine kabul olur ve bu sefer de güçlü bir rüzgâr olur. Dünyanın üzerinde eser durur, fırtınalar estirir, tayfunlar meydana getirir. Fakat birdenbire önüne kocaman bir dağ çıkar ve ona engel olur. "Basit bir dağ, beni durdurabildiğine göre benim rüzgâr olmamın ne anlamı var?" Dileği kabul olur ve bir anda koca bir dağ oluverir. Bazı sesler duyar, ona durmadan vurulduğunu hisseder. Ondan daha kuvvetli olan, onu içten içe oyan bir eldir bu. Dönüp onu rahatsız edene bir de bakar ki bu seslerin sahibi sadece küçük bir mermer yontucusudur